Перевод: с французского на все языки

со всех языков на французский

tehlikeli bir durum

См. также в других словарях:

  • dereyi (veya çayı veya ırmağı) geçerken at değiştirilmez — bir yöntemden başka bir yönteme geçiş tehlikeli bir durum veya zamanda yapılmamalıdır anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ateş bacayı (veya saçağı) sarmak — bir olay, önüne geçilemez, tehlikeli bir durum almak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baktın kar havası, eve gel kör olası — tehlikeli bir durum belirmeye başlayınca ondan uzaklaşmanın çaresine bakılmalıdır anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kudurmak — nsz 1) Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak 2) mec. Aşırı davranışlarda bulunmak, taşkınlık göstermek Kudurmuş bir heyecanla döndü. Ö. Seyfettin 3) mec. Çok yaramazlaşmak, ele avuca sığmamak Dört tarafı haraca kesen bu kudurmuş oğlanı kodese …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ya herrü ya merrü — zor, tehlikeli bir durum karşısında ne olursa olsun gibi kötü ihtimalin de göze alındığını anlatan bir söz Ama çocukluk işte, şeytan dürttü, ya herrü ya merrü deyip birden yukarı bakıverdim. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tehdit etmek — 1) gözdağı vermek Masanın üstündeki mektupla gözlüğü göstererek beni tehdit etti. R. N. Güntekin 2) tehlikeli bir durum yaratmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • patlamak — nsz 1) Nesneler, iç basıncın etkisiyle ve çoğunlukla büyük ses çıkararak dağılmak, infilak etmek Dinamit patladı. 2) Yırtılıp açılmak Gözlerim gene ayakkabılarıma kaydı, yanları patlamıştı. O. Kemal 3) Yarılmak Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağırlaşmak — nsz 1) Ağır duruma gelmek 2) Hava sıkıcı ve bunaltıcı bir durum almak, bozulmak Büsbütün ağırlaşmış bir hava içinde nerelerden geçtiğimizi artık fark etmiyorduk. R. N. Güntekin 3) Yavaşlamak Artık yavaş yavaş göçüyor, boyu kısalıyor, teni… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vahamet kesbetmek — gittikçe zorlaşmak, tehlikeli ve korkulacak bir durum almak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağırlık — is., ğı 1) Ağır olma durumu Yükün ağırlığı. Taşın ağırlığı. 2) Değerli olma durumu Hediyenin ağırlığı. 3) Ağırbaşlılık Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi. 4) Tehlikeli olma durumu 5) Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum Havanın ağırlığı.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bunalım — is. 1) Doğal bir süreçte birdenbire oluşan aykırılık, bunluk, buhran, kriz 2) Tehlikeli sonuç doğurabilecek gerginlik, buhran, kriz Bunalım anlarında insanın yüreğini, en ürkütücü olasılıklar yoklamaz mı? A. İlhan 3) ruh b. Uyaranlara karşı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»